SEDEF ÇİÇEĞİ
Yargıç, karşısındaki kadına baktı önce. Seksen yaşlarında bir nine. Sonra biraz geride, ellerini bağlamış adama…Aynı yaşlarda bir dede. Kadına döndü: ”Anlat teyze ,neden boşanmak istiyorsun?” Yaşlı kadın, beyaz başörtüsünü sıvazlayıp konuşmaya başladı kısık sesiyle: ”Bu adam yetti gayrı, elli yıldır bezdirdi hayattan…Benim bir sedef çiçeğim vardı, çok sevdiğim. O bilmez. Elli yıl önce, onun bana verdiği çiçeklerin arasından, bir daldan kök almış, tohumlamıştım. Yavrumuz olmadı, sedeflerimi çocuk bildim, öyle büyüttüm. Sonra bir gün, kurumaya başladı sedef. O zaman adak adadım. Her sabaha karşı, güneş doğmadan bir tas suyla sulayacağım diye. İyi gelirmiş dediler, sedef çiçeğine. Ta o geceye kadar… O gece takatım kesilmiş, uyuyakalmışım. Su veremedim çiçeğime. Elli yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp da şu çiçeği bir kez de ben sulayayım demedi. Ben böyle bir adamla bir ömür geçirdim işte. Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim… Hiçbir şey göremedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim… Onsuz daha iyiyim, hakim bey yemin ederim. ”Yaşlı adama döndü yargıç:” Bir diyeceğin var mı baba?” Adam bastonuna abanarak, ağır aksak yürüdü geldi kürsüye, utangaç yüzünü kaldırıp adalete baktı ve dedi ki:”Askerliğimi reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O koca bahçeyi layıkıyla büyütmek için emek verdim. Sedefleri de orada tanıdım Ayşemi de. O bahçe sedef çiçekleri doludur. Kokusu yürek yakar. Zaman zaman Ayşe için topladım sedefleri. Evlendik. Çok olmadı, boynu ağrıdı, hekime götürdüm Ayşemi. Hekim, kireç var boyununda, çok uzun süre uyanmadan yatarsa sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp kaksın, gezinsin, dedi. Pek dinlemedi bizim hatun. Lafım geçmedi. O günlerde tesadüf, sedef çiçekleri kurudu. Ben de ona gece sularsan geçer dedim. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım. Ve seyrettim Ayşe’mi. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim…Her gece o çiçek ben oldum. Sanki, ona bu çiçekler yüzünden tapabilirdim…” Durdu bir an yaşlı adam. Mahkeme salonu susmuştu. Bir yaşlı gönülden, bir bahçıvandan duyulması beklenmedik aşk sözlerine , şiire kulak kesilmişti, yargıç, savcı, mübaşir. Soluklanıp devam etti adam: ”Her gece, o yattıktan sonra kalktım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef çiçeği gece sulanmayı sevmez hakim bey. O gece ise… Yaşlılık. Ben de uyanamadım. Uyandıramadım. Çiçek susuz dayanırdı da, kadınımın ağrıları azardı. Kendimi suçladım. O suçlayınca, sesimi çıkaramadım… Böyle hüzünlü bitirdi yaşlı adam sözlerini.
BENZER İÇERİKLER
İlginizi Çekebilecek Diğer İçeriklerimizDİĞER YORUMLAR
Yorumlarınızı PaylaşabilirsinizKATEGORİLER
Site içi KategorilerimizTOP 10
En çok okunan içeriklerPOPÜLER İÇERİKLER
en çok yorumlanan, en popüler olanlar.